ÖNSÖZ

Tenhaları arayan ve az hareketli hayâtı seven bir mizaca sahip olmakla berâber, Cenâb-ı Hakk'ın takdîri olarak, farklı meslek ve meşrepten insanlarla, hareketli ve hep değişen şartlarda otuz yıldır çalıştım. Üniversitede, sanâyici ve işadamları arasında, mahallî idârelerde, özel sektörde, yabancılarla çok değişik iş tecrübelerim oldu.
Yeni işlere, farklı sosyal şartlara, çok hareketli ortamlara intibak edebilmek ve insanlarla yeni ilişkilerde muvaffak olabilmek için bâzen zorlandım. Her zaman başarının nelere bağlı olduğunu ve hangi sebeplerin arkasında bulunduğunu araştırdım. Kendimi değişime zorladım. Yaptığım / yaptığımız hatâların,  aldığımız başarısızlıkların sebeplerini, sonradan tespit edebildiğim kadarıyla kısa, ham notlar hâlinde kaydettim. Fırsat buldukça onları tasnif ettim.
Ferdî başarılar için kişisel kalitenin varlığı yeterli sayılmaktadır. Ama insanlar artık tek tek yaşamamaktadır. Günümüzde organizasyonların(şirketlerin, kuruluşların, toplumların) başarılı olması öne çıkmıştır. Bunun için iki tür kalite daha gereklidir. Bunlar: Ekip kalitesi ve Yönetim kalitesidir. Organizasyonların başarısı için bu üç kalitenin aynı anda bulunması lâzımdır. İşte top yekun başarıda payı bulunan ferdî kalite, ekip kalitesi ve yönetim kalitesini hazırlayan temel sebepler arasında, insanların zamanı değerlendirme konusundaki bilgi ve davranışlarının önemli bir payı olduğunu gördüm. Zaman faktörü doğru anlaşılır ve iyi değerlendirilebilirse, başarı için vazgeçilmez bir altyapı kazanılmış olacaktır.
İnsanlar refah seviyeleri yükseldikçe, yenilikleri izledikçe ve istedikçe, entelektüel birikimleri arttıkça, sosyal faaliyetlere katıldıkça zaman darlığını daha çok duymaya başlıyorlar. Çünkü eskiden gündemlerinde olmayan alternatifler, aynı zaman dilimlerinde çakışmaya ve çatışmaya başlıyor. Zaman yetmezliği işte bu çatışmanın en yaygın ifade ediliş şekillerinden biridir. Bu çatışmayı çözemeyen kimseler az veya çok stres altında yaşamaya başlıyor.
Zaman artırılamayan, başka bir vakte taşınamayan, ödünç alınamayan, durdurulamayan bir ortam olarak, kendi ritminde akıp gidiyor. Böyle olunca zaman daha iyi nasıl değerlendirilebilir? Bunun için zamandan ne anladığımızı sorgulamamız lâzım. Zaman herkes için aynı kronolojik çizgide akıp gittiğine göre bu çizgiye yeni boyutlar eklemek imkânı var mıdır? Kronolojik zaman, biyolojik zaman, bilgi ve duygu yüklenmiş derunî zaman ve zaman katsayısı okuyucularımızın ilk defa bu kitapta tanışacakları kavramlar olacaktır. İşte kitabımız yukarıdaki sorulara bu yeni kavramlarla yaklaşmakta ve herkes için ipuçları vermektedir.
Zamanını değerlendiren insan, hayatını değerli kılmanın ve mutlu yaşamanın ve içinde bulunduğu kuruma ve topluma faydalı olmanın en akılcı yolunu bulmuş demektir. Hayatın değeri ise, her ânın katsayısı ölçüsünde genişlemiş ve derinleşmiş olarak, son yekûn çizgisi çekildiğinde belli olacaktır...
Zamanı verimli kullanma şuûru kolay yerleşmiyor. İnsanlar karmaşık tasarımları yapmak ve zor müzâkerelerden başarıyla çıkmak için gerekli olan en ileri meslekî bilgileri okullarda alabiliyorlar. Ama aynı kimseler verimli çalışmak için kendilerini yönetebilmeyi, bürolarını, çevrelerini ve ilişkilerini düzenlemeyi nâdiren öğreniyorlar. Zaman darlığı çektiğini söyleyen insanlar, şuursuzca koşmacanın anaforundan başlarını kaldırıp; ne yapıyorum, niçin yapıyorum, nasıl yapıyorum, doğru yolda mıyım? Diye bir vakit muhasebesinde bulunmuyorlar...
Zaman yetmezliğini had safhada yaşadığım İzmir Belediyesindeki görevim sırasında, kendi zamanımı nasıl geçirdiğimi iki ay süreyle tespit ettim ve yaptığım yanlışları konu edinen ilk makalemi yazdım. Ama birkaç yıl sonra işimi ve çevremi değiştirerek, İstanbul'da çalışmaya başladım. Zaman akmaya devam ediyordu ve yanlışlar her yerde tekrarlanarak işleniyordu. Dost meclislerinde bu konudaki bâzı yanlışları ve zaman darlığından korunmak için basit ipuçlarını saydığımda ilgi çektiğini gördüm ve daha geniş bir topluluğa açılarak, fikirleri paylaşmam gerektiğini anladım. Bu arada yurt içinde ve yurt dışında "Zaman Yönetimi" seminerlerine iştirak ederek bilgilerimi tazeledim. Konunun uzmanları ile tartışma fırsatı buldum. Ayrıca geniş bir literatür taraması yaparak, değerli fikirler edindim.
İstanbul Kulübü Konferansları dizisinde 1995 ortalarında, "Zaman Değerlendirme Sanatı" adıyla verdiğimiz konferans TGRT Huzur TV tarafından da özetlenerek yayınlanmıştı. Konuya gösterilen yoğun ilgi sonucunda, konferans metnine yapılan bâzı ilâvelerle, 1996 yılında kitabın ilk baskısı, 1999' da ikinci baskısı yapıldı. Okuyucularımızdan ve yakın dostlarımızdan gelen talepler doğrultusunda elinizdeki üçüncü baskı vücuda geldi.
İkinci baskıda yer almayan birçok madde bu baskıya eklenerek, daha büyük bir hacme ulaşmıştır. Bu baskıdaki maddeler yeniden tasnif edilmiş, ilâvelerle daha anlaşılır olması sağlanmıştır. Faydalandığımız kaynaklar metin içinde kısaltılmış olarak ve kitabın sonunda yazar adına göre topluca bildirilmiştir.
Bu kitapta bâzı yeni kavramlar geliştirilmiş ve tartışmaya açılmıştır. Bunun dışında dikkatli bir müşahede ve tasnifte bulunarak, özellikle iş ortamında bulunanlara yönelik vurgulamalar yapılmaya çalışılmıştır. Okuduğunuzda günlük hayatınızdan kesitler bulacak ve vicdanen doğruladığınız, tanıdık gerçekler göreceksiniz. Biz bunları bir çerçeve içine koyarak, sizin de aradığınız çıkış yollarına ışık tutmaya ve bir nebze katkı sağlamaya çalışıyoruz.
Kendinizi, hayatınızı, zamanınızı nasıl geçirdiğinizi inceleyerek, gitmek istediğiniz yolda mutluluk ve başarınıza küçük bir katkı vesilesi olabilirse ne mutlu bize!
Kitabın hazırlanmasında çok yardımlarını gördüğüm çalışma arkadaşlarım Sn. Rahmi Sağkaya, Sn. Ahmet Özbir ve Sn. Ahmet Kurt’a ayrıca teşekkür ederim.

Kitâbın önce kadîm dostlarıma, birlikte çalıştığım iş arkadaşlarıma ve bu kitâbı okuyacak yeni dostlarımıza faydalı olmasını, hayırla yâd edilmek için bir vesîle teşkil etmesini Cenâb-ı Hakk'tan niyâz ediyorum.

08 Mart 2000, Yenibosna – İstanbul